Vicdanları yaralayan çocuk tecavüzleri ve cinayetleriyle sarsılıyoruz yine. Nüfusumuzun üçte birinden fazlası öğrenci, yarısından çoğu veli, tamamına yakını okulların tezgahından geçmiş. Yani mağdur da suçlu da bizden.
Tecavüzcü veya katil olmanın genetik olduğu ispatlanmadığı sürece suçlunun yaşantılar sonucu suç işlediğini kabul etmek zorundayız. Aile, devlet ve toplumun yaptığı ya da yapmadığı şeyler sonucu suça ortak olunuyor demektir. Zihinsel engeller, beyin kimyasındaki anormallikler bile mazeret olamaz. Tedavi ve kontrollü bir yaşantıyla kişinin kendi kontrol edemediğini biz kontrol etmeliyiz.
Masum bir çocuğun beden bütünlüğüne ve canına yönelik saldırının telafisi-affı mümkün değil. Dört yandan yükselen “idam” çığlıklarını çok iyi okumak gerek. Bizler böyle canilerin, ceza ağırlaştırılmış müebbet de olsa bir afla salıverilmesinden endişe duymaktayız. Devletin kendine karşı işlenen suçları affetme yetkisi olabilir ancak bireye karşı işlenen bir suçu affetmeye hakkı yoktur kanısındayım. Her suçun adil bir cezayla karşılık bulması ve mutlaka caydırıcı olması gerekir.
Milli Eğitim Bakanımızın ilan ettiği rakamlara göre 146 bin 194 öğretmene ihtiyaç var. (Sınıf mevcutlarını ideal hale getirmek için bizce 250 bin öğretmen atanmalıdır.) TÜİK’in son verilerine göre 4.645.638 okumaz yazmaz yetişkinimiz var, 25 bin çocuğumuz okul çağında olduğu halde sokaklarda yaşıyor. Her üç çocuktan biri yoksul, bir diğeri ailede fiziksel-duygusal şiddet görmekte.
Yasal düzenlemelere rağmen ilköğretim ne yeterince “zorunlu”, ne de ücretiz. Yalnızca ders kitabı vererek okullaştıramadığımız, eğitime devamını sağlayamadığımız çocuklarımız arasında suça karışma oranı son derece yüksek. Uluslar arası normlarda eğitimde başarılı bulunan ülkeler göstermiştir ki akademik başarı ile şiddet ters orantılı. Bireyin hayatı bilimle, sanatla, sporla doldurulduğunda yaşanan tatmin toplumsal uyumu da güçlendiriyor.
Örgün eğitim içindeki problemli çocukları ilk fark edecek olan öğretmen ise, etkili yardımı yapacak olan rehber öğretmendir. M.E.B. uhdesinde 39 bin rehber öğretmen normu olmasına karşın görevde olanların sayısı 15 bin. Şırnak’ta bir rehber öğretmene 3 bin 240 öğrenci, Urfa’da 2 bin 934 öğrenci, Ağrı’da 2 bin 574 öğrenci, Batman’da bin 925 öğrenci düşmekte iken İlköğretim 1-5. Sınıflardaki ” Rehberlik ve Sosyal Etkinlikler” dersi için ayrılan haftalık 1 ders saati bakanlık tarafından kaldırıldı.
Çözüme ulaşmak için sorunu doğru teşhis etmek gerekiyor. Biz tüm neslimize aynı kalitede eğitim, nitelikli ve yeterli sayıda öğretmen, yetenek ve ilgileri doğrultusunda yetişecekleri meslekler sunamıyoruz. Bedensel ve ruhsal sağlıklarını koruyacak önlemleri almıyor, danışmanlık hizmeti veremiyoruz. Üremeyi özendirirken bir şekilde doğmuş olana sahip çıkmıyoruz. İnsana yönelik suçları tutuksuz yargılamalar, salıvermelerle ödüllendiriyoruz. Sapkınlıklar, tecavüzler, cinayetler artarken de yalnızca şaşırıyor, sadece kınıyoruz.
Dünya üzerindeki en değerli malzeme insandır. Onu maktul ya da katil eden koşulları düzeltmeden, yalnızca nutuk söyleyerek şiddeti önlemek mümkün değildir. Sıfırlamak mümkün olmasa da en aza indirmek adına yine eğitime, yine yasalara sığınacağız. Bu bir maliyet sorunu ise de unutmayalım ki hiçbir şey canımızdan pahalı değildir…
Cansel GÜVEN