Karayolları Genel Müdürlüğü konferans salonunda düzenlenen Memur Sendikaları Konfederasyonu 4. Olağan Genel Kurulu’na katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan iç ve dış siyasetten örnek sendikacılığa (Memur-Sen) kadar pek çok konuda açıklamalarda bulundu. Sözleşmeli öğretmenler tarafından kadroya geçirilme müjdesi beklentisi ile dinlenen konuşmadan takvimi, şekli, yöntemi, kapsamı belirsiz bir vaat daha çıktı.
Sayın Erdoğan konuşmasının sözleşmeli öğretmenlere ilişkin bölümüne: “tabii bu sözleşmeli personel olayı nereden çıktı? Bakınız, Türkiye’de özellikle Güneydoğu gibi, Doğu illerimiz gibi birçok illerde, bizler hakikaten geldiğimizden bu yana birçok sıkıntılar yaşadık. O da şudur; zaman zaman gittiğimiz okullarda öğretmenler, hastanelerde doktorlar, hemşireler, bu noktada sıkıntılar yaşıyoruz. Sorduğumuzda hep aldığımız cevap şu oluyor; eş durumundan döndüler. . Bizler sözleşmeli olayını da bir yerde istihdam için bir adım atalım diye bu süreci başlattık. Fakat burada da bir sıkıntının olduğunu görüyoruz. Genç öğretmen, sağlık personelinin bölgede 5 yıl gibi veya daha fazla kalması, bunlar da ayrı bir sıkıntı.” Şeklinde başladı. 2010 Mayıs Ayında zorunlu hizmetini yapmamış öğretmenlere muafiyet getiren ve sözleşmeli eş durumunu kontenjan-puan şatına bağlayan hükümet uygulamaları ile bu giriş konuşması mantıksal zeminde çelişmektedir.
Sayın başbakan konuşmasının devamında; “Fakat bir adımı da atmamız lazım, o da şudur; yani nasıl ki bir polis, bir asker, bir yargı mensubu gittiği zaman o bölgelerde belli bir süre hiçbir şarta bağlı olarak, o süre içinde görevini yapıyorsa bu şekilde orada görevini yapacak şekilde bir hazırlığı arkadaşlarımız yapıyor.” Demiştir. Bu açıklama giriş kısmındaki Doğu ve Güneydoğu vurgusuyla birlikte yorumlandığında zorunlu hizmet yükümlüğünün sözleşmeli öğretmenler açısından da uygulamaya gireceği, 1. Hizmet bölgelerinde uzun yıllardır sözleşmeli olarak çalışan sözleşmelilerin kadroya geçişinin ancak zorunlu hizmet sonrası mümkün olacağı anlaşılabilir. Sözleşmeli öğretmenlere Milli Eğitim Bakanlarınca verilen hizmet yılına göre kademeli kadroya geçişin hizmet bölgesi şartıyla daha da yokuşa sürüldüğü görülmektedir.
Başta konfederasyon kongresinde Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ağırlamakla sendikal zafer duygusu yaşayan Eğitim Bir-Sen olmak üzere iyimser çevrelerce “KADRO GELDİ” şeklinde yorumlanan konuşmanın son bölümü ise; “hazırlığı, yapıp bitirdikten sonra biz süratle şu anda çıkardığımız kanun hükmündeki kararnameye eğer girebilirse onun da çalışmasını yapıyorlar, bu kararname içinde, aksi takdirde kanunla olması gerekiyorsa o önümüzdeki döneme kalacak. Böylece inşallah sözleşmelilerle ilgili kadro yolunu açmış olacağız. Temenni ederim ki, KHK ile eğer bu hallolabilirse hemen süratle onu halledip, Bakanlar Kurulu kararımızla bunu çıkarmış olacağız.” Şeklindedir. Bu bölümü ve konuşmanın tamamını bir arada değerlendirdiğimizde:
- Sayın Başbakanımızın sözleşmeli istihdam gerekçeleri doğu ve güneydoğuda uzun süreli personel çalıştırmaktır ve Sayın Çubukçu’nun açıklamalarıyla örtüşmektedir. Bu görüş zorunlu hizmet affıyla da çelişmektedir.
- Eş durumu tayini gibi temel insani ve Anayasal bir hakkın kullanımı başbakanımızın doğu illerine yaptığı ziyaretlerde gözlediği personel eksikliğine neden olan kötü bir şeydir.
- Sözleşmeli personeli “belirli bir süre, hiçbir şarta bağlı olarak (?) o süre içinde görevini yapıyorsa bu şekilde orada görevini yapacak şekilde” çalıştırmak için bir takım yetkililer çalışmakta imiş.
- Maddedeki çalışmanın Kanun Hükmünde Kararname ile yapılıp yapılamayacağı bu yetkiyi parlamentodan isteyen, alan Sayın Başbakan tarafından bilinmemektedir.
- İçeriği anlaşılamayan çalışmanın KHK ile mümkün oluyorsa 12 Haziran Seçimleri öncesine yetişip yetişmeyeceği de belli değildir.
- KHK ile değil Kanun ile düzenleme yapılması gerekiyorsa önümüzdeki döneme (yeni yasama yılı ya da yılları) içinde sözleşmelilere ilişkin bir takım düzenlemeler yapılacağı garantidir.
- Konuşmanın sonunda yer alan “kadro yolunu açma” fiilinin bu içeriği ve yöntemi belirsiz süreçten sonra başlayacağı anlaşılmaktadır.
Temenniler ve belirsizliklerle örülü bu konuşmanın kongre salonunu dolduran sendikacılar tarafından coşkuyla alkışlanmasında bizim çeşitli algoritma, mod ve şifrelerle bile çözmediğimiz gizli müjdeyi bulanları öncelikle tebrik ediyoruz. Bu gizli müjdenin muhatabının sözleşmeliler değil hükümete gönülden bağlı sendikacılar olması kuvvetle muhtemeldir. Mazhar oldukları övgüye layık olduklarından zerrece şüphemiz yoktur. Ak Parti Seçim Beyannamesinin açıklandığı ve Memur-Sen Kongresi ile çakışan bu kutlu gün, her gün bayram yapacak hale gelen sözleşmeli öğretmenler tarafından her 16 Nisan’da “kadro bayramı” olarak kutlanacaktır. Vesile olanlara, anlayana-anlamayana hayırlı ve uğurlu olsun!
Cansel GÜVEN